sonra buğuyu düşündüm ve sonra yaprakları. en son damlaları.
buğu olmasa bu huzur olur muydu? belki.
yaprak veya damla olmasa, belki.
huzursuzluğu düşündüm. hep buğu olsa, yaprak hep olsa, yaprak hep yeşil olsa ve su damlaları hep olsa, her zaman hem yaprak, hem buğu hem damla olsa huzursuzluk olur muydu?
olmazdı.
buğunun olması için su damlası,su damlasının olması için yeşil yaprak, yeşil yaprak için gün ışığı lazımdı; ve gün ışığı varken ben körpeciktim.
yeşil yaprağı bilmem için sarı yaprağı da bilmem lazımdı ve yaprağın da sarardığını gördüğümde görmezden önceki halimden çok daha büyüktüm.
kendimi kandırdım.
kuş kanatlarını çırptı, bir iki öttü ve su damlası titredi; ve ben mutlu oldum.
sonra mutluluğu düşündüm. kuş böyle cıvıldadığında seher vaktiydi; herkes uykudaydı; gökyüzünde ne güneş vardı ne de yıldız,
yani dünya düşlemek için yeterince boştu.o düşlerim hep mutluydu. kuş cıvıldamadığında da düş kurdum sonra, güneş yıldız ve üstelik bir takım insanlar vardı; o düşlerim hüsrandı.
güneşin yokluğu karanlıktı ve karanlığı anlamak için güneş lazımdı.
kendimi teselli ettim.
güneş yoktu buğu vardı; huzurluydum. güneş yoktu karanlıktı, ben mutluydum.